26 Ağustos 2011 Cuma

Balkon Bahçeme Hoşgeldiniz

Çiçeklerle haşır neşir olma tarihim çok eskilere dayanmasa da, bakmayı zamanla öğrendim. Özellikle kaktüsleri çok seviyorum. Fazla bir bakım istemedikleri düşünülse de sağlıklı büyümeleri için bakım gerekiyor. En azından doğru zamanda doğru sulama yapmayı bilmek lazım. Bunun yanında yaz çiçekleri olan sardunyalardan sakız sardunyaları çok seviyorum. Ama en çok sevdiğim bana çocukluğumu ve çocukluğumun geçtiği köyü hatırlatan küpe çiçekleri veya küpeliler...

Yukarıdaki saksıdaki sarmaşık, bildiğiniz sarmaşık. Diğer bir adı ise Alaca hedera....

İşte mutfak balkonum. Yukarıdaki resimde bazı kaktüslerim ile küpelimi görüyorsunuz...
Şu pembe saksıda küçük olan yaklaşık iki senedir böyle: hiç büyümedi. Kısacası olmuyor da ölmüyor da denilecek cinsten...

Bu da Kalonche....pek çok rengi var. bende iki rengi var pembe ve nar çiçeği...
Bu da küpeli ama katlı cinsinden....

Aşsğıdakileri de Bauhaus'dan yeni aldım. Yaşarlarsa güzel bir kokteyl olacak...
Bunlar da  sardunyalarım...



Kaktüslerim....

Bunu da yeni aldım...




Begonya bozulmuştu. tamamen budadım. Yeniden yaprak verdi.


Bu da üzüm salkımı gibi olan dikensiz bir kaktüs cinsi.
Aşağıdaki serayı Bauhaus'dan aldım. çok kullanışlı. Çiçekleri fazla rüzgar ve güneş yanığından koruyor. Sonbahar da havalar iyice soğuyana kadar fermuarını çekip çiçekleri balkonda tutabilceğim...

Bir de hanımelim var balkonda yeni aldım. Henüz çok çelimsiz ama yaşarsa pembe çiçekler açacak...Seraya genelde güneş yanığı olan kaktüslerimi koydum. gerçekten de çok faydasını gördüm. Geçen yıl balkonum çok güneş aldığı için bir kısmı çok kötü yanmıştı ve ne yazık ki güneş yanığı olunca o bölge iyileşmiyor (en azından 1 yıldır iyileşmedi).....










24 Ağustos 2011 Çarşamba

Amigurumi pembe kuzu

Pembe tüylü bir ipi değerlendirmek amacıyla bu kuzuyu ördüm. Belki beyaz olsaydı daha çok kuzuya benzeyebilirdi ama ortaya sevimli bir şey çıktı:


23 Ağustos 2011 Salı

Amigurumi kırmızı etekli tavşan

Daha önce bu tavşanın daha büyüğünü yapmıştım. Ama elimdeki ip soğunu bitirmek ve öncelikle de az olanları kullanmak istiyorum. Bu nedenle bu tavşandan bir kez daha ördüm. Bu kez lila rengi ip ile yaptım ve de kırmızı bir etek giydirdim. Kırmızı eteğe uygun ayakkabılar ve toka ile de tamamladım. İşte tavşanım:




22 Ağustos 2011 Pazartesi

Pembe Askılı Bluz

Dikiş dikmeye başlamadan önce beğenip aldığım kumaşları yavaş yavaş değerlendiriyorum. Bazı kumaşları sadece 1 m aldığım için fazla bir seçme şansım olmuyor ama mevsim yaz olunca askılı kıyafetler de fazla kumaş gerektirmiyorlar zaten....
Bu bluz da son derece basit: ön- arka ve iki askıdan oluşuyor. Ben 38 beden giyiyorum ve kalıp sorunsuz denilebilir. Aslıkar da normalde bluzun kendi kumaşından ancak ben gecenin bir yarısı dikmeye karar erdiğim için kısa süre sonra üşendim ve askı olarak elimde var olan biyeleri kullandım. Kalıptaki tek sorun resimde görüldüğünden daha fazla yaka oyuntusunun olmasıydı. Tecrübesiz olduğum için bunu fark edemedim. Dikişin en kötü yanı sanırım bu: bir kere kestikten sonra geri dönüşü yok. Bu haliyle bluzu giymek istemediğim için dekolteyi biraz kapatmaya karar verdim. Evde pembe renkli dantel vardı, daha önce başka bir amaçla kullandığım. Askı kenarlarına, yakaya ve sırta bu danteli pileli diktim. Bu şekilde askılar biraz daha genişlerken yaka da kapanmış oldu....


21 Ağustos 2011 Pazar

Puantiyeli tunik

Diki dikmek zevkli ama zaman alan bir iş. Güzel bir hobi. Sonuçta ortaya çıkan şey kullanabileceğiniz bir eşya oluyor. Beğendiğiniz bir kumaş parçası, istediğiniz bir modelde ortaya çıkıyor.
Tabii siz dikiş dikinceeeeeee, etrafınızdakiler de mutlaka bir şeyler düşüyor. Yakın bir arkadaşımın aldığı kumaş ile ne yapabileceğimizi düşündük. O dergilerden birinde bir model beğendi. Aradan zaman geçti, ben dergiyi karıştırmışım, gidip farklı bir model diktim.
Büyük bedende verilmiş olan bu tunik aslında daha da uzatılarak elbise yapılabilir. Dikişte kol takmak hemen öğrenilecek bir şey değil. Ben de şimdilik kollu modellerle karşılaştığımda biraz tırsıyorum açıkçası. Amaaaa işte size hem kollu hem de kolay bir model. Halk arasında "reklam" kol denen şey aslında "reglan kol" muş. Bu kolda prova falan yapmanıza gerek kalmadan doğrudan parçaları birleştiriyorsunuz.
Arkadaşım için diktiğim reglan kollu tunik için yakada beyaz renkli biye kullandım. Kolların uç kısmına ise içten kurdele geçirdim. Ben de mutlu oldum, O daaa.....


15 Ağustos 2011 Pazartesi

Tulum: Sezonun Modası

Hepimizin bildiği gibi bu sezon tulum çok moda....Mağazaları dolaşırken çeşit çeşit tulum modeline rastlayabiliyorsunuz. Eh ben de bir tulum diksem nasıl olur diye düşünürkeeeennnn Burda'nın pratik dikiş sayısını almış bulundum....

Yukarıdaki resimde, dergide yer alan modelleri görüyorsunuz. Modeller birbirinden türetilmiş. Aynı model üzerinde çalışıp küçük eklemelerle ortaya farklı ürünler çıkarabilirsiniz. Bir de içinde nasıl yapılacağı detaylı anlatılıyor. Benim gibi dikişe yeni başlayanlar için çok ideal. Modeller o kadar basit ki, insan ben bunu dikerim deyip işe başlayabiliyor. Ben de ilk olarak tulumu dikmek istedim, kolsuz olanı değil de kollu olanı tercih ettim. Tulum için 2 mlik bir kumaş yeterli oluyor. Ben normalde 38 beden giyiyorum ama bu kalıba göre 36 beden dikseydim daha iyi olacaktı. Biraz bol geldi açıkçası....Elimde siyah üzerine çiçek desenli bir kumaş vardı, elbise yapmayı düşünüyordum, ama bu tulum için de uygun olacağını düşündüm. Tulumun kuşağını ise farklı bir renkte yaptım. Kumaştaki fuşya çiçeklerin rengine uygun düz bir kumaş kullandım. Böylelikle  kemer kısmı daha çarpıcı oldu. Tavsiyem sert bir kumaş yerine dökümlü kumaşları tercih etmeniz. Şalvar modelli bu tulumun ön kısmı kuşak bağlanınca çapraz oluyor ve bu da ayrı bir hava katıyor....



Sevgili kankimin 4 Eylül'de doğum günü http://www.salincaktaikikisi.blogspot.com/ , ben de onun için de bir tulum diktim ve hemen gönderdim. Yaz bitmeden giysin istedim.....
İşte kankimin tulumu:




Model son derece basit. Sadece kalıbı çıkartın, kumaşı kesin ve birleştirin...

14 Ağustos 2011 Pazar

yeşil bluz

Bu modeli hangi Burda dergisinden aldığımı not etmemişim ama sanırım 2007 Haziran ayında bu model var. Model fisto kumaş ile dikilmişti. Benim elimde ise üzerinde kedi resimleri olan yeşil bir kumaş vardı. Model oldukça kolay. Sadece3tane patrondan oluşuyor ( ön-arka-kollar). Kumaşı ikiye katlıyorsunuz, düzgün bir şekilde. Bütün parçalar kumaş katında kesiliyor.
Dergideki modelde ensede bir de düğme vardı. Ben bu düğmeyi iptal ettim. Model o kadar kolay ki, parçaları kestim birleştirdim hiç bir daraltma falan yapmama gerek kalmadı.
Benim kullandığım kumaş biraz daha yumuşak olduğu için omuzlarımdan düşüyordu, ben de siyah renkte lastikli bir tandel kullandım. Bir de rahat giyip çıkarmak için yan tarafa fermuar koydum....
Benim gibi dikişe yeni başlayanların rahatlıkla dikebilceği bir model. Bu kadar kolay olduğu için, benim gibi bir aceminin moralini de bozmuyor. Bir de fazla zaman ayırmadan bir bluz sahibi oluyorsunuz. Üstelik bu kıyafetin eşi ve benzeri yok :))
İşte yeşil bluzum:

10 Ağustos 2011 Çarşamba

TRANSFORMERS....3 BOYUTLU....

Transformers serisinin benim için ayrı bir yeri var. Bilim kurgu tarzına çok bayılmasam da bu seriye bayılıyorum...Karayip Korsanları'nı izlerken fragmanını görüp, gelmesini sabırsızlıkla beklediğim TRANSFORMERS- Dark of the Moon kesinlikle 3 boyutlu haliyle izlenmesi gereken bir film...Steven Spielberg her ne kadar yardımcı yapımcı olsa da, evet bu bir Spielberg filmi dedirtmeyi başarıyor....

Serinin bu bölümünde Sam'in kız arkadaşı olarak ilk iki bölümde izlediğimiz Megan Fox rol almamış...Ama işte yapımcılar başka bir güzel bulmuşlar yerine, bu kız da tıpkı Megan Fox gibi yaşadığı onca arbedeye rağmen robotların arasında yüksek topuklularla bir ceylan gibi :)) hızla koşabiliyor. Gerçek hayatta topuklu ayakkabıyı çok sık kullanan biri olarak topuklularla koşma nasıl bir olaydır anlamıyorum. Filmde diğer bölümlerde olduğu gibi onca ateş, sarsıntı, toz toprağa rağmen kızın makyajında, saçinda ve giysilerinde çok fazla kir olmuyor. Bu da biraz komik tabii :)) Bu arada yeni kız arkadaş Victoria's Secret mankenlerinden biri....

Neyse filmin özeti ise şöyle: Sam üniversiteyi bitirmiş ancak yaşadığı onca şeye ve başkandan aldığı madalyaya rağmen işsizdir. Son derece güzel ve iyi bir işe sahip kız arkadaşının evinde yaşamaktadır ve bir yandan da iş aramaktadır.
Bu arada bolayların başlangıcı ABD'nin aya ilk insanlı roketi göndermesi ile ilişkilidir. Aya Apollo 11'in gönderilmesi planlanmaktadır, bir gün ay yüzeyinde bir sarsıntı tespit edilir. Sovyetlerden önce mekiği göndermek için acele edilir. Bu noktada o döneme ait fil kareleri ve ses kayıtları gerçekten de çok güzel....Mekik gönderilir ve ay yüzeyine başarılı bir iniş gerçekleşir. N. Armstrong'un şu meşhur 'benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım' ifadesi duyulur. Ay yüzeyine inen ekip burada bir gemi bulur. İçindeki robotlar ölüdür, ancak ekip gemiden bir şeyler alıp dünyaya döner. Alınan parçalar saklanır...
Bu gemi bir Cyberton gemisidir. Ve geminin içindekiler başkaları tarafından da bilinmektedir. Decepticonlar bu malzemelerin peşindedirler. Autobotlar ise gemideki parçaların Decepticonların eline geçmesi durumunda neler olabilceğini bilmektedirler...
Veeeee savaş başlar. Bu sefer dünyanın başı ciddi anlamda derttedir.....
3 boyutlu film tam bir teknoloji harikası. İzlerken siz de olayın içine dahil oluyorsunuz. Hayran kalmamak mümkün değil.... Ama robotlardan da en çok Bumblebeee'yi seviyorum. Radyo frekansları ile konuşmasına bayılıyorum. Hala gösterimdeyken kesinlikle sinemesa izlenmesi gereken bir film....Fırsatım olsa bir kez daha izlemeyi isterim....